Türk Milletinin en büyük bayramı olan Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümünü kutlamanın coşkusunu milletçe yaşıyoruz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs
1919’daSamsun’da yaktığı “kurtuluş ve istiklal” ateşiyle başlayan mücadele, Cumhuriyet’in ilanı ile nihai hedefine ulaşmış;böylece Türk milletinin ve devletimizin varlığı ebedîleşmiştir.
Tarihin şafağından beri var olan milletimizin tarih içindeki büyük yolculuğunun en önemli anlarından birinde ona yepyeni bir hayatiyet kazandıran, yepyeni ufuklar açan Cumhuriyet; Gazi Mustafa KemalAtatürk’ün gerçekleştirdiği en büyük devrim, millî tarihimizin kaydettiği çok büyük bir atılım ve tarihimizdeki en köklü dönüşümdür.
29 Ekim 1923’te, sadece bir rejim değişikliği yapılmamış, aynı zamanda bir millî devlet kurulmuştur. Türk milleti, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde, kendi kaderine sahip çıkmış ve tarih sahnesinde yeniden yerini almıştır.
Cumhuriyetimiz anlamını ve gücünü, milletimizin ortak iradesiyle ve büyük bir imanla gerçekleştirdiği kurtuluş mücadelesinin eseri olmasından almaktadır. İnsanlık tarihi, milletlerin böylesine sarsılmaz bir ortak irade ve inançla kendi kaderlerini yazdığı anlara çok nadir şahit olmuştur.
Cumhuriyet, Türkiye için sadece bir yönetim şekli değil, aynı zamanda tarihimizin en kapsamlı çağdaşlaşma hamlesidir. Cumhuriyet, Türk milletini uygar toplumlar arasında saygın bir konuma taşımıştır.
Cumhuriyeti ayakta tutan yegâne kuvvet milletin kendisidir. Devlet halkın devletidir; üstün irade ve her türlü yönetim yetkisinin kaynağı millet iradesidir. “Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu millî egemenliktir. Milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir.” İlkesi, devletin ve rejimin temelini oluşturmaktadır.
Cumhuriyetin meşruiyeti ve gücü, ortak tarih, kader ve amaç birliği ile vatandaşlık kimliği ilkelerine dayanır. Bu özellikleri ile Cumhuriyet geçmişten geleceğe uzanan gönüllü bir beraberliktir. Cumhuriyet, millî gayret ve azmin eseridir.